Kayıtlar

Şubat, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Alemin Hızlı Delikanlısı Brian | Çeviri

Resim
Brain'ın hızlı bir arabası varmış. Arabasını hızlı sürermiş. Asla trafik cezası almazmış. Polis arabalarından daha hızlıymış.Onu takip ediyorlarmış ama yakalayamıyorlarmış. Brian her zaman polisten kaçarmış.Polis yakalamak istermiş amma ve lakin arabaları çok yavaşmış hacı. Brian reisin araba fişşşek. Ee alemin hızlı delikanlısı diye boşa demiyoruz 100'ün üstünde gitmeyi seviyormuş.Polisi gördüğünde polise doğru makas falan atıyor reis adeta dalga geçiyor. olaya gel bak : Polisi sirenleri yakıyor, ışıkları kırmızı yapıyor. Brianı takip ediyorlar.Tabi reis dururmu yapıştırıyor gazı diğer arabaları geçiyor. Ee nihayetinde yinede yakalamıyorlar reisi.   A Fast Driver Brian has a fast car. He drives his car fast. He never gets a ticket. His car is too fast for the police. They chase him, but they can’t catch him. Brian always escapes from the police. The police want to catch him. But their cars are too slow. Brian’s car is very fast. He likes to drive over 100 mph. When he s...

Piyanist | Çeviri

Resim
Donald piyano çalarmış.O piyanoyu severmiş.Oturma odasında büyük bir piyanosu varmış.Piyanosu parlak ve siyahmış.Piyanosunun üç bacağı varmış.Piyanoyu çalmak için bir bankta oturuyormuş.Bank 4 ayaklıymış. Piyanosunun 88 tane tuşu varmış. Tuşlar siyah ve beyazmış. Donald'ın 10 parmağı varmış(yok artık).On parmağıyla 88 piyano tuşuyla müzik çalıyormuş.Piyanonun ayrıca üç pedalı varmış.Piyanoyu çalmak için iki elini ve her iki ayağını kullanıyormuş.Ayrıca piyanoyu çalmak için iki gözünü de kullanıyormuş. Piano Player Donald plays the piano. He loves the piano. He has a big piano in his living room. His piano is shiny and black. It has three legs. He sits on a bench to play the piano. The bench has four legs. His piano has 88 keys. The keys are black and white. Donald has ten fingers. His ten fingers play music on the 88 piano keys. The piano also has three pedals. Donald uses his two feet on the three pedals. He uses both of his hands and both of his feet to play the piano. He a...

Fırtına | Çeviri

Laura adlı zatı muhterem kişilik pencereden dışarıya bakmış. Fırtınanın geldiğini görmüş. Gökyüzü kararmaya , rüzgar esmeye başlamış. Bazı ağaçlar bükülüyormuş. Yapraklar havada uçuşuyormuş. Hava iyice soğumaya başlamış. Laura'da pencereleri kapatmış. Dışarı çıkmış. Arabası sokakta duruyormuş. Aracın camlarını kapatmış, kapılarını kilitlemiş. Tekrar eve geri dönmüş. Televizyonu açmış. Fırtına hakkında haberleri izlemek istemiş. Televizyondaki eleman büyük fırtına olacağını , çok yağmur yağacağını ve insanlara evde kalmaları gerektiğini söylemiş. a STORM Laura looked out the window. A storm was coming. The sky was getting darker. The wind was starting to blow. Some trees were bending. Leaves were flying through the air. It was getting cold. She closed all the windows. She went outside. Her car was in the street. She closed the windows in her car. She locked her car. She went back into her house. She turned on the TV. She wanted to see the news about the storm. The TV person sa...

Yeni araba alıyoruz | Çeviri

Resim
 Linda yeni bir araba almak istiyordu. Onun arabası eskiydi. Onun eski arabası beyaz bir Honda'ydı. Linda yeni bir Honda almak istiyor. Linda yenir bir kırmızı Honda almak istiyor. Onun 1000$ birikmişi vardı. Yeni arabayı satın almak için bu 1000$'ı kullanacak. Linda Honda satıcısına 1000$ veriyor. Honda satcı bir sözleşme imzalatıyor Linda'ya. Bu sözleşme Linda'ya her ay 400$ ödemesini gerektirecek. Bu yeni kırmızı honda Linda çok para kaybettirecek. Ama sorun değil hacı çünkü Linda'da para bok :) Buy a New Car Linda wants to buy a new car. She has an old car. Her old car is a white Honda. Linda wants to buy a new Honda. She wants to buy a new red Honda. She has saved $1,000. She will use $1,000 to help buy the new car. She will give $1,000 to the Honda dealer. The Honda dealer will give her a contract to sign. The contract will require her to pay $400 a month for seven years. Her new red Honda will cost Linda a lot of money. But that’s okay, because Linda m...

Fil ve Arkadaşları | Çeviri

Resim
Bir gün arkadaş arayan fil ormanda gezmiş. Ağaçta bir maymun görmüş. “Arkadaşım olur musun ?” diye sormuş fil. Maymun cevap vermiş, “Sen çok büyüksün. Sen benim gibi ağaçta sallanamazsın.” Sonra fil bir tavşanla karşılaşmış. Ondanda arkadaş olmasını istemiş. Fakat tavşan demiş ki, “Benim yuvamda oynamak için fazla büyüksün!” Sonra fil bir kurbağa ile karşılaşmış. “Benim arkadaşım olur musun?” diye sormuş. “Nasıl olayım” diye sormuş kurbağa. “Benim gibi sıçramak için çok büyüksün” demiş. Fil buna üzülmüş. Sonra bir tilkiyle karşılaşmış. “Benim arkadaşım olur musun?” diye tilkiye sormuş. Tilki demiş ki, “Üzgünüm, bayım, çok büyüksünüz.” Sonraki gün, fil tüm hayvanların ormanda kendi canları için koşuşturduklarını görmüş. Fil sorunun ne olduğunu sormuş. Ayı cevaplamış, “Ormanda bir kaplan var. Kaplan hepimizi yalayıp yutmak istiyor!” Tüm hayvanlar ondan saklanmak için kaçmışlar. Fil, ormandaki herkesi kurtarmak için ne yapabileceğini merak ediyormuş. Bu arada kaplan bulab...

Avustralya'dan gelen sürpriz | Çeviri

Resim
Okul bitmiş ve Erica kitaplarını çantaya atmış ve sınıftan dışarı koşmuş. Bugün özel bir günmüş.  Erica çok heyecanlıymış. Koşarak eve gitmiş ve amcasını düşünüyormuş. Bir hafta önce onunla telefonda konuşmuş. Amcası Avustralya'dan dönüyormuş ve onun için özel bir sürpriz getiriyormuş. Erica çok mutluymuş. Erica amcasının getireceği hediye hakkında düşünüyormuş. "Belki bir sörf tahtası getirmiştir ? Bu eğlenceli olur. Böylece nasıl sörf yapılacağını öğrenirim." "Belki bana Avustralya fındığı getirmiştir ? Ah, her gün fındık yiyebilirim." "Ya da bir kanguru  ? Bu iyi olmaz. Odamda bir kanguru için yer yok.." Erica nihayet eve geldi. Onun ailesi ve amcası evdelermiş. Erica amcasını gördüğüne çok mutlu olmuş.  Birbilerine sarılmışlar, Erica 'da bir aşağı bir yukarı zıplamış. "Amca, amca" diye seslenmiş "Avustralya'dan benim için hangi özel sürprizi getirdin?" demiş. "Peki" demiş amcası, gülümsemiş ve cevaplamış "...

Diğerleri Gibi Davran | Çeviri

Jack ve Lydia arkadaşları Mike ve Anna birlikte Fransa’da tatile çıkmışlar. Mike tarihi yapıları gezmeyi severmiş. Jack onunla birlikte bazı tarihi yapıları gezmeyi kabul etmiş. Lydia ve Anna şehirde alışveriş yapmaya karar vermişler. Ve kızlar şöyle bağırmış: “Geri döndüğümüzde görüşürüz çocuklar.” Jack ve Mike köyde güzel, eski bir kilise görmüşler, fakat içeri girdiklerinde, ayin çoktan başlamış. Mike şöyle fısıldar:”Şşşş! Sessizce otur, böylece dikkat çekmeyiz. Ve diğerleri gibi davran!” Gerçekten Fransızcayı bilmedikleri için, Jack ve Mike sessizce oturmuş. Ayin boyunca, ayağa kalkmışlar, diz çökmüşler ve oturmuşlar kalabalık ne yapıyorsa onu yapmışlar. Mike Jack’e derki: “İnşallah araya karışırız ve turist gibi görünmeyiz.” Bir süre sonra, rahip bir açıklama yapar ve Jack ve Mike’ın yanında oturan adam ayağa kalkar. Jack Mike’a fısıldar: “Bizde ayağa kalkmalıyız.” Böylece Jack ve Mike da o adamla beraber ayağa kalkar. Bir anda herkes kahkaha atmış. Ayin sonrası, Jack ve Mike İn...

Sahil Sever Daniel | Çeviri

Resim
Her cumartesi Daniel ve ailesi sahile giderlermiş. Onlar sahilden uzakta yaşıyorlarmış fakat haftada bir ailesi ile arabaya biner ve Daniel’in babası ulaşana dek saatlerce araba sürer. Daniel’in annesi ve babası sahili çok seviyorlarmış. Daniel, kız ve erkek kardeşi de sahili seviyorlarmış. Bu ailenin köpeği de sahili çok sever. Ama her hafta sahile gitmek bir problem. Daniel’in babası saatlerce araba sürmekten yoruluyor. Ailenin geri kalanı o kadar saat arabada oturmaktan yoruluyormuş. Daniel’in annesi demiş ki:” sahil eğlenceli ama oraya gitmek ve geri dönmek çok zamanımızı alıyor.” Daniel, kız kardeşi ve erkek kardeşi bu duruma çok üzgün. Onlar sahile gitmek istiyorlarmış fakat buda sorun oluyormuş. Onlar yüzme havuzuna gitmeyi denemişler ama ikisi aynı şey değilmiş. Bir gün Daniel’in anne ve babası çocuklarla konuşmaya gelmişler. Ve demişler ki:” Bizim her hafta sahile gitmek gibi bir problemimiz var, fakat biz sahili seviyoruz, ve sizde sahili seviyorsun, ve bu köpek de sahili...

Alan Turing | Bilgisayar Tarihi

Resim
1912 yılında gözlerini açan İngiliz matematikçi, bilgisayar biliminin babası ve aynı zamanda kriptolog olan bu ağabeyimiz geliştirdiği Turing testi ile vakti zamanın da birçok insana “acaba bilgisayarlar düşünebilir mi ?” sorusunu akıllarına sokmuştur böyle bir kıvılcım çıkarmıştır. II. Dünya harbinde Almanların şifrelerini çatara çutara kıran bu ağabeyimize birçok kişi savaş kahramanı diyor. Hayatını filme dökenler mi dersin yok efendim kitaplar mı dersin neler neler. Eh bu kadar övgü sadece şifre kırdığı için değil tabi ki. Bilgisayar adlı zımbırtının temelini, Manchester Üniversitesinde emekçi olarak çalışırken “Turing makinası” denilen algoritma tanımı ile atmasınında büyük bir katkısı var.  1954 yılında akıllarda soru işaretleri bırakarak kutupirt olmuştur. Seneler 1952 iken şantaja maruz kalan Turing, polise gidip eşcinsel olduğunu açıklıyor. Sözde medeni olan İngilizler Eşcinselliği o dönemler bir akıl hastalığı olarak görüp bu akıl hastalığını cezalandı...